Kitap Yorumu//Dune-Frank Herbert
.
Feodal bir uzak gelecekte geçen Dune, genç Paul Atreides’in hikâyesini anlatır. Atreides Hanedanı, evrendeki en değerli madde olan melanj “baharatının” tek kaynağı olarak bilinen Arrakis gezegeninin kontrolünü kabul etmiştir. İmparatorluğun güçleri Arrakis’in kontrolü için birbirlerinin kuyusunu kazarken, politika, din, ekoloji, teknoloji ve insani duyguların çok katmanlı, karmaşık etkileşiminden benzersiz bir hikâye doğacaktır.
.
Verilen ilk Nebula ödülünü kazanan Dune,
20 bin yıl sonrasında Dune Gezegeni'nde yaşanan siyasal ve ekonomik çatışmaları anlatıyor bize. Hem bir epik hem de bir bilimkurgu. Bir yandan koca hanedanların hikayelerini bir yandan dinin 20 bin yıl sonra da kullanılarak devlet yönetiminin gerçekleştirilebileceğini okuyoruz. Dünya'dan sonra tam 20 bin yıl sonra bile dikdatörlükte de sömürüde de ekonomik çıkarda da çok bir değişiklik yok anlayacağınız. Bilimkurgu adı altında yazarın verdiği o kadar çok siyasal mesaj var ki.
.
Kitabı ve yazarı araştırdığınızda, yazarın özellikle Arap yarımadasından ve İslam'dan etkilendiğini ve serideki Dune Gezegeni kültürünü oluştururken İslam ve Arap kültürünü kullandığını öğreniyorsunuz. Kitapta karşınıza ekonomik bir hazine olan baharatın çıkarıldığı gezegenin siyasilerce nasıl sömürüldüğünü, halkının nasıl ezildiğini, çıkar savaşlarında önemli olanın insan canı değil, kazanç ve para olduğunu okuyorsunuz. Size de Orta Doğu coğrafyasını hatırlatmadı mı? Petrolün dini savaşlar ve karışıklıklarla üst otoriteler tarafından çıkartılmasının sembolikleştirilmiş hali gibi değil mi?